16 Ağustos 2013 Cuma

Ben Kimim?

Bloglarda çok dolanan bir mim vardı, eh kendim hakkında biraz zevzeklik etmeye vesile olsun.

Ben Kimim?
İsmim Didem. Artık 30lu yaşlarına dayanmış bir anasınıfı öğretmeniyim. (3lü yaşlar hoş geldin ühühühü)

Blogumun adı nereden geliyor?
Sanırım kendimi bir prenses sanmam şu fotoğrafla başladı. Bir kutlama partisinde Pamuk Prenses kostümü giymiştim. (Ya aslında gerçekten bir prenses olsam hiç de fena olmazdı.)
 Öğretmenlikte 9 yılı bitirdim. Stajlarım, AÇEV’de ve TEGV’de gönüllülük yaptığım dönemler de eklendiğinde oldukça uzun bir zaman boyunca çevremde minik adamlar/hanımlar oldu.
Çocukların dünyaya olan merakına, ilgisine, saf duygularına, olayları algılayış ve yorumlayış biçimlerine bayılıyorum.

Blog açmaya nasıl karar verdim?
Yazı yazmayı sevdiğim için, kendi kendime yazılar yazdığım bir blogum vardı. Sonra sildim hepsini, paylaşmaya değer bulmadığım için sanırım. Ve blogumu dönüştürmeye karar verdim geçen yıl.

Neden eğitim blogu?
Yaptığım en iyi iş olduğu için diyebilirim. Paylaşımlarımın dönem boyunca az olmasının bazı sebepleri vardı. Blogun ne yöne gitmesi gerektiğine de aldığım bir eğitim sayesinde karar verdim.
1. Çocuk kitapları ile ilgili az sayıda blog mevcut. 3-6 yaş çocuk kitapları konusunda oldukça büyük sayılabilecek bir arşivim var ve bu nedenle her güne bir çocuk kitabı tanıtmaya karar verdim. Çünkü bu dönem kitap sevgisi ve kitap okuma alışkanlığı için doğru bir dönem.
2. Montessori eğitimi aldım ve şartlarda bir değişiklik olmazsa bu yıl bir Montessori sınıfım olacak. Bu eğitim sistemiyle ilgili bilgi ve uygulama paylaşımı yapmayı planlıyorum.

Kişiliğim
Doğru bulduğum şeyleri karşımdakini kırma pahasına söyleyebiliyorum bazen. Diplomasi sanatını öğrenebilseydim belki hayat benim için daha kolay olurdu.
Mükemmeliyetçi değilim ama detaycıyım. Bir işi herhangi bir adımını üstünkörü geçmeden, olması gerektiği gibi yapmak isterim. Belki bunun bir etkisi ya da sonucu olarak mesleğimle ilgili ne istediysem deneme/öğrenme fırsatı bulmuşumdur.

Hoşlandıklarım
Çayı kaşıkla içmek. Kaşıksız çay içemem. Bana göre muhabbeti arttıran da, koyulaştıran da, bitiren de kahve değil, çaydır.
Leyla ile Mecnun delisiyim. Bazen sırf bu yüzden arkadaşlarım “yeter ya bıktık bu dizi muhabbetinden” noktasına sürüklenmekteler. Ama biraz törpüledim kendimi.
Hayal kurmaya bayılırım.

Bunlar dışında ilgi duyduklarım dönem dönem değişir. Bir dönem Mısır ve Yunan mitolojisine deli oluyordum, uğruna sanat tarihi bile okuyabilirdim. Bir dönem yazarlığa merak salıp anılarımı külliyat haline dönüştürmeye karar verdim. Ama sonra yaşanmamışlıklarımın anılarımdan daha büyük bir alan kapladığını görünce vazgeçtim. Erteledim diyelim ya da. Bir dönem bulmacalara sardım. Nasıl ki Candy Crush delileri uykusunda bile şekerler patlattığını söylüyor, ben de o dönem çengeller, sarmallar, soldan ikinci harfler filan görüyordum rüyalarımda.

Hoşlanmadıklarım
Bir Terazi asla ve asla kaba hareketlerden hoşlanmaz. Salon hanımefendisi ve prenses olduğumu daha önce söylemiş miydim? :)
Parmak arası terlikten de hoşlanmıyorum.
Ha bir de kentsel dönüşüm yalanından.

En çok sevdiğim makyaj malzemem
Makyaj sanatına aslen sadece 1.5 yıl önce aşık oldum. Bu yüzden takip ettiğim blogların büyük kısmı makyaj üstünedir.
En sevdiğim makyaj malzemem galiba Hot Mama allığım. Inglot 85 pigmentimi de seviyorum, kullanmaya kıyamıyorum hatta.

Çantamda olmazsa olmazım
Derin bir nefes alarak bir çırpıda yazıyorum: Islak mendilim, kağıt mendilim, güneş gözlüğüm, anahtarım, toka kutum, aynam, şarjım, kitabım, suyum, atıştırmalık bir şeyler, makyaj çantam, flash diskim, not defterim, kalemim, mp3üm, sanırım biz kadınlar bavul tarzı çantalar taşımaya bayılıyoruz.
Bunun yanında ara ara çantama eklenen bazı malzemeler olur. Mesela sigara içen ve çok çakmak kaybeden arkadaşlarımla sık takılıyorsam onlar için kibrit, çakmak taşıdığım olmuştur. Yankesiciliğe uğradığım bir dönem kilit bulundurmaya başlamıştım. Bu sebeplerden dolayı arkadaşlarım bana “Kaptan Mağara Adamı” adını taktı. Ne lazım olsa o da tüylerinin içinden çıkarırdı.

En son okuduğum kitap
Beni okuma konusunda silkeleyen ve toparlayan Pinnuccia’nın okuma etkinliği oldu. Sonradan katıldığım bu etkinliğin 3 haftasında hazırladığım listeden 3 kitap okudum:
-Kürk Mantolu Madonna (O kadar naif bir hikaye ki hakkında yorum yapmaya kalksam Raif Efendi'nin alınmasından ve omuzlarının biraz daha düşmesinden korkarım.)
-Mor Amber (Nijerya'daki siyasi olayların koyu Katolik bir ailenin kızının gözünden anlatıldığı bir hikayeydi.
-Aşkın Gözyaşları 1 ve 2 (Elif Şafak Aşk dedi milyonları götürdü ama şu meşhur hikayeyi önce Şems'in dilinden, sonra Mevlana'nın kalbinden, sonra da Mevlana'nın kızı Kimya Hatun'dan dinleyin en iyisi tarzında bir üçleme olmuş. Anladığım kadarıyla yetmemiş 4-5-6 diye de gidiyormuş. Bana Şems'in dilinden dinlediklerim yetti aslında)

6 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk yorumumu yaptığım yazım hatasından dolayı sildim.Kusuruma bakmayın :))
      Kendinizi ne güzel anlatmışsınız.Sevgiyle kalın..

      Sil
    2. daha uzamasından korktuğum için kısa kestim :) teşekkür ederim.

      Sil
  2. Montessori kısmı çok ilgimi çekti. Çınar -oğlum- da bir Montessori okulunda okuyor. Harika bir eğitim sistemi! Ve 3-6 yaş kitap tanıtımlarını da dört gözle bekliyorum!!!

    Sevgilerimle, Başak :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. zaten sizin maceralarınızı okudukça çok merak ediyordum. umudumu kestiğim bir anda kendimi eğitimler içinde buldum, uygulanan proje ile devlet okullarında Montessori anasınıfları denenecek, ne kadar güzel öyle değil mi?

      Sil
    2. Didem çok sevindim inan! Hem biraz vesile olduğumuza, hem de bu başlayan yeni projeyi duyduğuma çok mutlu oldum!! Kocaman başarılar diliyorum! Umarım bu eğitim sistemi ülkemizde yaygınlaşır ve daha çok çocuk yararlanır!!! Sevgiler :)

      Sil