28 Ağustos 2013 Çarşamba

Türkiye'de Kadın Olmak

Uzun zamandır benzer şeyleri düşünüyorum. Sürekli bir "kadın" üzerinden dönen tartışmalar, kadının doğum izninin ne kadar olması gerektiğine yasalar karar veriyor, kadının kürtaj yaptırıp yaptıramayacağına bakanlık karar veriyor, kadının tecavüze uğrayıp uğramadığına savcılık karar veriyor. Hepsi ataerkil, erkek egemen kurumlar. 

Bir haber okudum bugün, bu adreste:
http://www.gercekgundem.com/?p=563252

Ben ayrıntısını yazayım biraz, Bingöl'de zihinsel engelli bir kız tecavüze uğruyor, tecavüze uğradığı hamileliğiyle, hamileliği ise karın ağrısı şikayeti ile hastaneye gitmesiyle ortaya çıkıyor. Savcılık -inanılması güç ama bu yargı sisteminde kısa bir zaman olduğu bile düşünülebilir- 22 gün sonra engelli kızın, kendisini hamile bırakan kişiLERden şikayetçi olmadığı ve RIZASININ OLDUĞU gerekçesiyle soruşturmaya gerek olmadığına karar veriyor. 

Köye dönüldüğünde ise babası yıllar önce ölmüş, okumamış, zihinsel engelli ve tecavüze uğrayarak hamile kalmış bu kızı öldürmeleri ve namusunu temizlemeleri için annesi ile abisine baskı kuruyor köyün diğer 35 hanesi. Ve iletişimi kesiyorlar bu namus meselesi çözülene kadar. 

Hadi diyelim bu köylü halk cahil kaldı, bu tür olaylarda "erkek" tarafından bakıyor olaya. Peki ya savcılık? Onlar da mı cahil? Zihinsel engelli, Türkçe bilmeyen bir kızın rızasının olduğuna nasıl karar verilebilir? 

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (kaldı ki yanlış hatırlamıyorsam eski adı Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı idi, bu adın değiştirilmesi bile zihniyeti ortaya koyuyor aslında) duruma el koymuş ve soruşturma tekrar başlatılmış. 

Bu arada ne olacak? Adli Tıp'tan bilmem kaç ay sonrasına randevu alınacak, Adli Tıp uzmanları kızın ruhsal durumunun bozulmadığına kanaat getirecek, bu arada yasal sınır çoktan aşıldığı için bebek doğurulacak ve yuvaya verilecek. Aile de köyden göç etmek zorunda kalacak. Tecavüzcülerin yaptığından duyulan gururla sırtına vurulurken, bu ailenin sırtına vurduğu eşyaları olacak, yediği laflar, işittikleri hakaretler olacak. 

Bir de bunlar duyduklarımız, okuduklarımız. Ya sesleri duyamadığımız niceleri.. Bizi kim koruyor? 

4 yorum:

  1. Kelimeler kifayetsiz kalıyor maalesef yaşadığımız çağa ve güyya avrupa ülkesi olmamıza rağmen hala bu haberleri okuyoruz bir yerlerde kadınlar hala bunlara maruz kalıyor her gün televizyonda ölüm haberlerini izliyoruz. Eğitimli eğitimsiz çoğu kadınımız şiddet görüyor ve ses çıkaramıyor. Hepsinin farklı nedenleri var kimisi maddiyat yüzünden, kimisi çocukları kimisi de toplum baskısı el alem ne der diye bunlar bahane olmamalı aslında ama bunu bu hale getiren yine milletçe biziz. Tüm bunlar olurken birileri çıkıyor haktan adaletten bahsediyor üstüne birde takdir görüyor. Yazık gerçekten. Bazen bunlara dur diyemediğimiz için insanlığımdan utanıyorum

    YanıtlaSil
  2. Acaba kendimizi Avrupa ülkesiyiz diye kandırıyor muyuz? yıllardır ne doğulu olabildik ne batılı galiba. eğitimli-eğitimsiz farketmeden şiddeti kabullenmek konusunda da haklısın, eskiden diyordum ki "yok ya okumuş kadının sesi çıkıyordur." ama kazın ayağı öyle değilmiş, o da başka sebeplerden susuyormuş.
    bir mahkeme kararı okusam şöyle içimi soğutan, tek bir karar ya, yemin ediyorum gidip o hakimi alnından öpücem.

    YanıtlaSil
  3. Kimse korumuyoru ne yazık ki... yazacak öyle çok şey var ki! Dile getirdiğin için teşekkürler!

    YanıtlaSil
  4. bu konuda hala yeterince yazıp çizemiyor olmak ya da yazdıkça bir yere varamamak üzüyor.

    YanıtlaSil